9 Kasım 2009 Pazartesi

bugün ne yaşadığımı bir ben biliyorum

güven'le ben arabadayız. yazdan kalma bir gün yaşayan diğer istanbullular gibi atladık arabamıza, sahile akın ediyoruz. her şey çok güzel, renkli. trafiğe bile aldırış edecek değilim. nick cave&the bad seeds'i uygun görmüş radyo. şeker satan palyaçolar burayı çocuklar için yazılmış bir hikayeye dönüştürüyor. onlara ve tüm mavi etrafa bakınca, her şeyi unuttum. dün yolda öldüğü için kürekle çöpe atılan kediyi, para kazanmanın gerekliliğini ve endişe uyandırıcılığını, hastalıkları, korkuları. canım sıkılmıyor sanki hiç, her şeyden iyi anlamlar ve mutluluklar çıkarmasını bilen bir insanmışım gibi. pozitif bir bulutun içinde, yer çekiminden bihaber dalgalanabiliyorum demek ki.

yaşlı çifte kadar.

migros'un oraya gelmişiz, sağ şerit tek sıra bir dolu araba. öylece duruyor. güven beni kornaya basmakla tehdit ederken kornaya bastı. cılız bir ıyk kimsenin umrunda olmadı. ben de eskiden öğrendiğim bir cümleyi sarf ettim ona. bravo, açıldı şimdi işte diye. bütün bunların içinde pembeyle yazmak istediğim bir neden sonra, türk halkına dönüştüm. bütün paris ruhu arabanın açık camından uçtu, gitti. güven migros'un otoparkına bakmaya gitmemi söyledi. ben de işe yaramayacağını. sonuçta birkaç açıklamayla gitmedim. hemen ikna oldu. ama çaresizliği sürüyordu. içinde bu bekleme trafiğine karşı bir sinir birikmişti. kornadan vazgeçeli dakikalar olmuştu. o zaman bir şeyler yap! diye sesini yükseltti bana, bir şeyler yap, dua et! yüz dakika güldüm ve hala aynı yerdeydik. allahım, lütfen, lütfen allahım sen abime bir park yeri nasip eyle ya rabbim.

ileride yeşildeki ışığı görünce bir terslik olduğunu fark ettim ve niyet ettim allah rızası için onlara hadlerini bildirmeye. yürüdüğüm uzun yol beni sakinleştirip pıstırdı, bildiremedim. ses tonum biraz yüksekçeydi ama lanet olsun ki çok saygılı konuştum.

o arada güven burger'ın otoparkına girmiş de park etmiş bile. geri döndüğümde yoktu. bir de onu aradım embesil gibi, ödemeli. bana ne yaşadığımı sormadı bile. kim için yaptım oysa ki ben, kim için ateşe attım kendimi?

umarım o yaşlı ve uyuz kadın bugün takılıp düşmüştür. kocasının kel olduğundan emin olmadığım kafasına da kuş sıçmıştır. yüzlerine selpakçılar tükürsün inşallah.

günün geri kalanında da barış'ın kafasına frizbi çarptı, tak diye ses çıktı. haketmemişti bunu. bu olaylar da olunca, o sırada muhtemelen trafikte başka insanları sinir etmekte olan yaşlı çiftten daha da çok nefret ettim.